Elbette, beynimizin gelişmesinin pek çok çevresel ve genetik etmene bağlı olduğunu unutmamamız gerekmektedir. Beyin, canlıların aldıkları günlük enerjinin genellikle 5'te 1'ine yakınını tüketir.
Zeka kalıtsal bir özelliktir ve cocuk zekasının %80 nini annesinden alır. Bunun gibi yetenek de kalıtsaldır fakat yeteneği keşfetmek için belli bir sosyal çevre gerekmektedir.Aile unsuru ise bireyi olurturan en önemli unsurdur.Bireyin kişilik gelişiminde, yeteneklerinin farkına varmasında aile en önemli etmendir.
Iki türlü zeka vardır, duygusal ve analitik zekâ. Bunların insan yaşamında uyumulu hareket etmesi çok önemlidir.
Duygusal zekânın kavram ve tanım olarak gelişimi yenidir. Kavramı ilk olarak kullananlar, doğal toplum ile bütünleştirip açıklamak yerine insanın kendi duygularını bilip yönetmesi, toplumun diğer üyeleriyle iyi ilişkiler kurma ve onların iyi yönetmenin aracı olarak ele alabiliriz.
Günümüzün ilişki ve yaklaşımları değerlendirildiğinde sınıflı toplumla birlikte insanların mantık yapılanmalarında ve sorunları ele alış tarzında önemli değişiklikler olmuş, doğal topluma özgü olan hesap plan ve yaklaşımların egemen olduğu analitik zekâya bırakmıştır. Dolayısıyla bireyciliğin şahlandırıldığı kapitalist toplum da ilişkileri yönetmek ve yönlendirmek esas olarak analitik zekânın bir ürünü olmaktadır.
İnsan türünün toplumsal tarzında yaşaması analitik zekânın gelişim seviyesiyle bağlantılıdır. Analitik zekâ hızlı toplumsal gelişmeyi sağlar. Fakat duygu boyutundan yoksun olduğundan serbest kaldığında çok tehlikeli olur. Özellikle iktidar ve savaş kültürüne alışıldıktan sonra analitik zekâ hırçınlaşır. Bu zekâ en çarpıcı ifadesini yakın çağların imha savaşlarında göstermiştir.
Adeta bir makine düzeninde çalıştığı için acı, korku, sevgi gibi duygulardan yoksunluğu, empati ve sempatiyi tanımaması bu imhacı özelliğini çok tehlikeli kılmaktadır buna karşın duygusal zeka ile uyum içinde çalıştığında en sağlıklı çözümleme yeteneği yüksek birey ve toplulukların oluşumunda belirleyici rol oynar.
Acımasız yöneticilerin, niçin böyle olduklarını böylelikle anlamış olduk, başta Adolf Hitler olmak üzere bütün diktatör ve seri katiller, işkenceciler vs. beyinsel fonksiyonlarında uyumu bulamamış, duygusal zekasını yitirmiş, insanlar olduklarını bilimsel olarakta anlamış olduk. Umarım gelecekte, bu konuda bilim, yöneticileri testen geçirecek ve hasta ruhlu olup olmadıklarını tespit edecek bir cihaz da geliştirebilir.
#İnanç Kızılkaya
0 yorum:
Yorum Gönder