Searching...
16 Kasım 2013

İskenderiyeli Hypatia (370 - 415) Bilim Uğruna Verilmiş Hayat

09:22
  O, tarihin gördüğü en etkileyici ve ilgi çekici kadınlardan biriydi. Hem belinden aşağıya kadar uzanan sarı saçlarıyla göz kamaştıracak, nefes kesecek kadar güzel, hem de adını matematikçi, filozof ve astronom olarak tarihe yazdıracak kadar zeki bir kadın. Ve ne trajiktir ki ölümüyle bile unutulmayacak bir kadın. Üzerine çullanan onlarca erkeğin darbeleriyle son nefesini veren, cesedi sokaklarda sürüklenip, eti kemiklerinden midye kabukları yardımıyla ayrılan ama ne olursa olsun tarihin unutulmazları arasına giren bir kadın. Yani 45 yaşındayken bu dünyadan göçüp giden İskenderiyeli Hypatia.
  
  375 yılında dünyaya gelen Hypatia, devrinin ünlü filozof, matematikçi ve gökbilimcilerinden Theon'un kızı. Zaten onun yetiştirilişinde de babasının yoğun etkisi olur. Hypatia dönemin üniversitesi olarak kabul edilen Museion'da felsefe, matematik ve astronomi dersleri veriyordu. Zekasının yanısıra çok güzel bir kadın olan Hypatia'nın çevresinde ona tutkun olan öğrencileri ve kölelerinin de bulunduğu kalabalık bir hayran kitlesi de vardı. Tüm bunlara rağmen Hypatia'nın hayatının sonuna kadar hiç evlenmediği, hiç cinsellik yaşamadığı ileri sürülür. 
Tam da Hıristiyanlık inancının güçlendiği, bilim ve matematiğin gerilediği bir dönemde yaşayan Hypatia, inançsız bir kadın olarak kabul ediliyordu. Tarihi kaynaklara göre Hypatia, Hıristiyan dogmaya savaş açtığı için Hıristiyanlar da ona şiddetle karşı çıkıyordu. Sadece bir bilim kadını olmayıp döneminin siyasi arenasında da güçlü bir portre çizen Hypatia'nın bu alanda kurduğu ilişkiler karşıtlarını da çok korkutuyordu. En çok da İskenderiye Başpiskoposu seçilen Rahip Cyril'i. İşte o noktadan sonra Hypatia için kötü günler de başladı. İktidar tutkunu ve acımasız bir kişiliği olan Cyril'in bu göreve seçilmesi İskenderiye'de de huzursuzluğa neden oldu. Hypatia'nın yandaşı olan Orestes ile Cyril arasındaki çatışma Cyril'in de Hypatia'ya karşı düşmanlık beslemesine neden oldu
Yaptığı çalışmalar ve verdiği dersler nedeniyle şöhreti o dönemde Konstantinopolis olarak anılan İstanbul'a kadar ulaşan Hypatia'nın öğrencileriyle birlikte dünyadan kopuk bir yaşam sürdürmesi ve halkın inançlarına duyduğu ilgisizlik de kötü yürekli Cyril'i bazılarının gözünde haklı çıkarıyordu.

Ve 415 yılında bir gün hakkında büyücü ve dinsiz olduğu söylentileri çıkan Hypatia için sonun başlangıcı geldi. Rahip Cyril'in keşişleri Hypatia'nın ders verdiği Museon'un önünde toplanıp pusuya yattılar. Çıkışta Hypatia'nın yolunu kesip etrafını sardılar. Üzerine çullanıp giysilerini parçaladılar ve onu bir kiliseye soktular. Koridarlarla sürükleyip sunağın önüne getirdiler. Bir darbeyle yere düşen Hypatia'nın üzerine tüm keşişler çullandı. Orada öldürdüler Hypatia'yı. Ama bu bile öfkelerini dindirmedi. Cesedini sokaklarda sürükleyip etini kemiklerinden midye kabukları yardımıyla ayırdılar. Bu sadece çağının aydını olan Hypatia'nın değil ayrı zamannda temsilcisi olduğu Yeni Platoncu felsefe akımının da sonu oldu. 



Eserleri
Hypatia, daha çok eleştiri ve yorum türünde eserler kaleme almıştır. Çalışmalarını Euclid ve Ptolemy üzerinde yoğunlaştırmıştır. Felsefe, din literatürü ve dönemin matematik bilginlerinin uğraş alanı olan gizemcilik konularına ilgi duymuş; felsefe, matematik, gökbilim, dersleri vermiştir. Hesychius’un rivayetine göre İskenderiyeli Diophantus'un Arithmetica’sına 13 ciltlik bir şerh, Pergelı Apollonius'un Konikler’ine ve Ptolemy'nin Matematik Kanon’una şerhler yazmıştır. Fakat bu eserler günümüze dek ulaşmamıştır.

Eserlerinin günümüze dek ulaşmamasında, Hıristiyan düşünce açısından dinsizlikle suçlanmış olmasının büyük payı olduğu ileri sürülür. Zaten ölümünden sonra, çalıştığı kütüphane yıkılmış ve kitaplar yakılmıştır. Hypatia ile ilgili olarak günümüze dek ulaşan tek eser, öğrencisi Kyreneli Synesios'un (bu öğrencisinin gökbilim araştırmalarında kullanılan usturlab adlı alet ile ilgili çalışmaları vardır) yazdığı mektuplardır. Bu mektuplarda Synesios, ona duyduğu hayranlığı ve bilimsel çalışmalarına duyduğu saygıyı bildirmektedir.



"Güzel, bilge ve erdemli Hypatia, şaşırtıcı birtakım nitelikler sergilemektedir: Köktendinci Hıristiyanlara karşı korkunç bir kin besler. Hypatia’nın kişiliğine Neo-Platoncu hoşgörüden çok Voltaire’e yakışan bir dikbaşlılık hakimdir.... Hypatia, keşişlerden “yobazlar, çölün yabani hayvanları, bağnaz entrikacılar; efendimiz dedikleri kişinin adına yeri ve göğü komplolarla doldurarak, onu kendilerinden iki kat daha fazla cehennem evladı haline getirenler” diye söz eder." 

KAYNAK: Maria Dzielska, “İskenderiyeli Hypatia”

0 yorum:

Yorum Gönder